BadaBingBing
  İngilizce Pratik
 

 İngilizce deyimler - English idioms

I drink cofee once in a blue moon
Ayda yılda bir kahve içerim

I am tikcled pink that I have passed the exam
Sınavı geçtiğim için çok heyecanlıyım

He eats like a pig
Çok fazla yemek yer

He took it like a man
Olgun bir şekilde kabul etti

He eats like a bird
Çok az yemek yer

He drinks like a fish
Çok içki içer

I slept like a dog
Çok güzel uyudum

My brother runs like a wind
Kardeşim çok hızlı koşar

My father is as bald as an egg
Babam kabak gibi keldir

He has a memory like sieve
Hafızası çok kötüdür

He came out smelling like a rose
Çok başarılıydı

He lives like a king
Kral gibi yaşar

She has a memory like an elephant
Hafızası çok kuvvetlidir

She took it like a duck to water
Onun için çok doğaldı

She looks like death warmed over
Çok gariban gözüküyor

He treats me like dirt
Bana çok kötü davranıyor

She treats me like a king
Bana kral gibi davranıyor

He sticks out like a sore thumb
Herkes tarafından farkedilen birisi

He works like a horse
Çok sıkı çalışır

He has a mind like a steel trap
Çok zeki birisi

He looks like a million
Harika gözüküyor

He went on like a broken record
Kırık plak gibi konuştu

She has something up her sleeve
Birşey planlıyor

He swears like a trooper
Çok küfür eder

She tells it like it is
Herşeyi olduğu gibi söyler

It works like a charm
Çok iyi çalışır

My mother wears the pants in the family
Evin hakimi annemdir

The news spread like a wildfire
Haberler çok hızlı bir şekilde yayıldı

The kids fought like cats and dogs on the street
Çocuklar sokakta kedi-köpek gibi kavga ettiler

My girlfriend is as cute as a button
Kız arkadaşım çok güzeldir

The teacher is hot under the collar
Öğretmen çok kızgındır

A good friend would give you the shirt off his back
İyi arkadaş senin için herşeyi yapar

We must tighten our belts now
Kemerleri sıkmamız lazım

I have been hoodwinked
Aldatıldım

That idea is old hat
Bu modası geçmiş bir fikir

Guests are given the red carpet treatmen in Turkey
Türkiye'de misafirlere çok iyi davranılır

Let's go out and paint the town red
Hadi dışarı çıkıp şehrin altını üstüne getirelim

I always look at the world through rose coloured glasses
Dünyaya her zaman pembe gözlüklerle bakarım

When I bought a summer house she was green with envy
Yazlık ev aldığımda kıskançlıktan deliye döndü

Don't look so blue! Try to be optimistic
O kadar karamsar bakma! Biraz iyimser olmaya çalış

John is a true blue friend
John çok sadık bir arkadaştır

This money is my golden oppurtunity to buy a new car
Bu para yeni bir araba almak için altın gibi bir fırsat

I don't have a red cent
Tek kuruşum bile yok

Mary talks like a blue streak
Mary çok konuşkandır

He sees red whenever he loses the match
Ne zaman maçı kaybetse kendini kaybeder

I am in a red
Boğazıma kadar borca battım




İngilizce Günlük Kalıplar


kolay gelsin ---> take it easy

sana ne! ---> that`s none of your business

çok yaşa ---> god bless you

sen de gör! ---> and the same to you

gül güle kullan,hayırlı olsun ---> "Birbirine çok yakın kalıplar, bu yüzden söyle diyebiliriz İngilizce olarak, yeni Araba alan bir kişiye (örnek olarak); Güle güle kullan veya hayırlı olsun anlamında, Congratulations./May it go well."

gecmis olsun ---> Get well soon

Afiyet olsun ---> Good appetite

banane ---> bunun icin tavsiye So What (ayni karisilikta olmasada "ne var yane" anlaminda kullanilir. veya "Its nothing to do with me" It`s not my business, it`s not my problem veya I`m not interested (ilgilenmiyorum)...

bakar misiniz? ---> Excuse Me ?

whaddup(what up?) --> naber

whats chrome? =wassup? =whats new? ---> naber

whats crackin'?=whats cranking?=What are you up to? ---> naber la napıyon?

x = whats up (n'ber)

y= so so (soyle boyle, ehh iste) veya not so good, not so bad (ne iyi ne kotu)

chillin' ---> rahat modda takılmak
ör:
A:yo mayne whass crackin?
B:Just chillin

...var mi? ---> Is there a restaurant here? veya Do you have a lighter?

...istermisin? ---> Do you want to drink a tea? (Cay icmek istermisin?)Would you like to drink a tea? ( Cay icmek istermiydiniz?)

...alabilirmiyim? ---> Can I have this paper? (Bu kagidi alabilirmiyim?) veya May I have this paper? ( Ayni sekilde, fakat burada izin isteniyor May kullanildigi icin).

bu arada ---> by the way

fuc.in cold ---> hava çok soğuk olduğu zamanki verilen tepki
done? ---> bitti mi yaptin mi anlamında
How is it going ---> nasil gidiyor?
what are you doing ---> ne ediyon!?
i am doing good ---> iyi gidiyor
Pretty good ---> cok güzel anlaminda

-den dolayı,yüzünden --->due to/becouse of
.....due to:cansız bir nesne yüzünden->the school has been closed due to an outbreak of cholera(kolera salgını yüzünden okul kapandı)
.....becouse of:canlı varlıklar/eylemler yüzünden->we have missed the bus becouse of you!(senin yüzünden otobüsü kaçırdık!)
Bana şans dile--->"wish me luck" ya da "keep your fingers crossed"

baska secenek yok! --->there is no other way!

hım,bi bakalim ---> let me have a look ( misal size gosterilmek istenen birsey var (elbise, canta vs gibi ornekler olabilir).. bu kalip kullanilabilir.)

ne kadar surer? -->
..............how long will it take? ( misal bir araba tekeri degistiren birine sorulan kaliptir.ornekler cogaltilabilir, ders calisana, bulasik yikayana, yemek yapana sorulabilir.)
..............how long will you be? (misal, eve gelmekte olan bir sahisa sorulur. gelmen ne kadar surer anlaminda gibi... "how long are you gonna be" kalibida ayni anlami icerebilir...)

Dont make me hit you/beat you/kill you.---> Kendini bana öldürtme, dövdürtme!
He is a nerd ---> Derslere cok calisan,inek
this is bullshit! ---> bu sacmalik
let me say something ---> birsey diyecem
tell the truth ---> dogruyu soyle!
you hear that ---> duydun mu?
how nice can that be ---> ne kadar iyi olabilir ki !?
keep your promise! ---> sozunu tut!
forgive me ---> affet
dont fool around ---> oynama (argoda el-kol sakalasmasi esnasinda soylenendir)
dont under-estimate me! ---> beni kucumseme!
take responsibility ---> sorumluluk al !
U re welcome = Not at all = No worries ---> Birşey değil
get well soon --> geçmiş olsun

ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum? -->
...............Can you understand what i mean?
...............Do u understand What im explaining to you?
...............ingiltere ing.o u understand what i'm explaining to you?


dont be so bad ---> bu kadar kotu olma
i have nobody ---> kimsem yok
i said, give me that ---> ver onu bana dedim!
can i get off, please ---> inebilirmiyim lutfen (halk otobusunde iken kullanilir
can you tell me when to get off ? (nerede inecegimi soylermisiniz) ineceginiz duragi bilmediginizde otobusteki birinden bu sekilde yardim alabilirsiniz)
daha akilda kalan bir kalip isterseniz kisaca
where do i get off da diye bilirsiniz.

you should defend me ---> beni savunmalisin
dont take sides ---> tarafff tutma!
hows your studies ---> derslerin nasil
can you be open with me ---> benimle acik ol
i wana be open with you ---> seninle acik konusmak istiyorum
dont need to say much ---> fazla soze ne gerek!
im bored of this conversation ---> bu konudan sıkıldım
im boared of this place ---> bu mekandan sıkıldım
thats the last place to go to ---> o gidilecek en son yer
im here to doss ---> gezmeye geldim buraya
pay attention to what i am saying ---> söylediklerimi dikkate al
theres some facts i need to explain ---> anlatmam gereken gercekler var
take some time off ---> biraz dinlenmelisin
take a break ---> ara ver
your going over your limits ---> sınırlarını asıyorsun!
watch your boundaries ---> haddini bil!
i am stressed out there days ---> bu aralar gerginim
ive been stressed lately ---> son zamanlarda gerginim
thanks to me ---> benim sayemde
it has to be like this ---> boyle olmasi gerekiyorr


birşey değil :
Not at all ,
No worries ,
Thats Ok ,
Thats Alright
, No Problem,
You're welcome

fair enough = iyi ozaman

suit yourself = sen bilirsin

just like you = tıpkı senin gibi

focus on = odaklan

well,that's for sure = o kesin!

would you care to join me? ( bana katılmak istermisin? )

i haven't a clue.
i dont have the slightest idea.
i dont have the foggiest idea.
(hiçbir fikrim yok.)


time is up= zaman doldu.

if only i could = keşke yapabilsem

go get'em tiger= yürü be oğlum..

you know what = sana birşey söyliyeyim mi?

it was no picnic ( zorladı ) ==
[ mesela sınavdan çıktınız , sınavınız çok kötü geçti, bunu söyleyebilirsiniz]

do me a favour = bana bi iyilik yap

are you kidding me?
are you pulling my leg?
you must be kidding.
( şaka yapıyor olmalısın?)

it's not my cup of tea
( bana göre değil)

can ı take a rain-check?
(ben gelmesem olur mu?)



 
  Designed by Erdem Başkurt a.k.a. crabman - Metalurji ve Malzeme Mühendisi  
 
PageRank badabingbing.tr.gg Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-No Derivative Works 3.0 Unported License.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol